Tuesday, July 15, 2014

KICIMLA GULUYORUM

(ilk yayinlanma Tarihi: 15 Temmuz 2014)
Uzun zamandar burada birsey yazmiyorum, bundan sonra da pek yazacagimi sanmiyorum. Cunku; artik konusacak ve yazacak birsey kalmadi. Amma velakin ne yapalim ki ulkede konusmasi, yazmasi, cizmesi gerekenler; ve dahi bu konusmalari, yazilari eyleme dokmesi gerekenler bu isleri yapmayinca, is dilimiz dondugu kadari ile bize kaliyor. Benim secimle sepetle pek isim olmaz; nedeni ise dunya gorusu olarak secime sepete inanmam. Bana gore “demokrasi” ve de onun bir uzantisi olan secimler Din’den sonra dunya uzerinde insan oglunun icat ettigi en buyuk buluslardan birisidir. Bu ikisi de buyuk topluluklari idare edebilmek icin insan oglu tarafindan yapay olarak uretilmistir. Ilk once Din ortaya atilmistir, ve insanlari Tanri/Allah korkusu ile o ya da bu yone suruklemek icin kullanilmistir. Dinin etkisinin bir kisim insan topluluklari uzerindeki etkisi ortadan kalkinca da secim sistemleri ortaya cikartilmistir. Ikisinin de asil amaci bazi kisi ya da gruplarin buyuk topluluklari istedikleri yone dogru surukleyebilmesini saglamaktir. Bundan dolayidir ki, ben secim sepet olayina inanmam. Bu yaziyi yazmamdaki tek amacim ise ozellikle son 5 yilda o ya da bu sekilde CeHaPe ya da MeHaPe’ye oy veren kesimlerler dalga gecmektir.
Ne diyeyim, son bir birbucuk aydir falan kicimla guluyorum; ozellikle CeHaPe’ye oy verenlerin durumuna. Ne yapayim? Gulecek baska bir taraf bulamadim. CeHaPe’nin basindaki zat ke-mal bey ve saz arkadaslari CeHaPe’ye son 5 yildir oy verenlerle dalga geciyor ve bu insanciklara aptal muamelesi yapiyorlar. Ama haklidir da ke-mal bey. Bu insanlar aptalin dibidir. Siz eger ki ke-mal bey’in her yaptigina ses cikarmaz, kendi ideolojiniz dogrultusunda ke-mal bey’i ve saz arakadaslarini elestirmez, yonlendirmez, ve bu dogrultuda yapilmayan eylemler icin ke-mal bey ve saz arkadaslarini cezalandirmazsaniz; onlar da size dangalak muamelesi yaparlar, ve haklidirlarda. Aziz Nesin’in bir lafi vardir “Turk Milleti’nin %60’i aptaldir” diye. Ya da buna benzer bir laf, simdi burda yalnis soylemeyelim. Aziz Nesin dogru soylemis; ama her ne kadar Aziz Nesin’i duzeltmek bizim haddimize olmasa da, ben ufak bir ekleme yapacagim. Bence bu cumleyi esasinda “CeHaPe’ye oy verenlerin %60 aptaldir” diye degistirmek lazim. Neden diyeceksiniz? Soyle: CeHaPe tabani hep "siradan" vatandas ile dalga gecer: “efendim AKP’ye oy verenler cahil, neye oy verdiklerini bilmiyorlar”, “efendim AKP’ye oy verenler bilincsiz, 1 kilo pirince oy veriyorlar” falan diye. Ben bunun tam tersini soyluyorum esasinda CeHaPe oy verenler asil mantigi ile dusunmeyenler, hicbir dunya gorusu olmayanlar, neye oy verdigini bilmeyenler, ve cahillerden olusuyor. Bakin AKP’ye iki tur insan oy verir 1) Gercekten AKP’nin yaptiklarina ya da yapacaklarina inananlar, 2) O ya da bu sekilde AKP’den nemalananlar. Bu nemalar 1 kilo pirinc gibi cuzi de olabilir, 1 milyar dolarlik bir ihale de olabilir. Her halukarda bir mantik silsilesi vardir bu oy vermede. CeHaPe’ye oy verenler ne bokuma oy veriyorlar, onu bilemiyorum. Bir ideoloji yok, bir nema yok, hicbir neden yok. Tek neden “Aman AKP gitsin”. Bu kadar sacma sapan bir neden olabilir mi? Siz iste boyle yaptiginiz icin ke-mal bey sizin karsiniza simdi de Cumhuriyet ve Ataturk dusmani, saltanatci, adi bile Turkce olmayan bir sarlatani aday diye gosterdi. Eeee ne yapalim sizler hak ettininiz. Bence ke-mal bey az bile yapti: Bence CeHaPe anayasa degisikligi onergesi versin: Cumhurbaskanligi makamini Iran’da oldugu gibi dini liderlik makamina cevirsinler, ve hatta Feto’yu da o makama aday gostersinler. CeHaPe tabanina bu daha cok yakisir, CeHaPe tabani da bunu kabul eder. Hatta ve hatta bir adim daha ileri goturelim, bence Apo’yu affetsinler ve onu Cumhurbaskani adayi gostersinler. Boylelikle %7’lik BDP oylarini da alirlar. Ya da Feto dini lider olsun, Apo’da basbakan olsun. Muhtesem ikili olur. ke-mal bey de yanlarinda degnekcilik yapar. Muhtesem uclu olurlar. Kim tutar size ondan sonra. Amac AKP’yi indirip basa gecmek degil mi? CeHaPe tabani bunu da kabul eder? Misler gibi iste.
Hadi CeHaPe tabani aptalligin vardigi son noktada bilincsiz, amacsiz, ve idelojisiz olarak ahmaklik icinde surunuyor, ben CeHaPe’nin icindeki bazi milletvekillerine soyleyecek soz bulamiyorum. Bunlardan bir kaci Muharrem Ince, Emine Ulker Tarhan, ve bunlara benzer milletvekilleri. Orda burda ona buna horozlaniyordunuz, ne oldu simdi de Ataturk ve Cumhuriyet dusmani neyi dugu belli olmayan, Turk bile olmayan Arap bozmasi bir sarlatani Ataturk icin kurulmus bir makama kendi partinizin aday gostermesine tepki gosteremiyorsunuz. Eger ki karsi aday cikartacak kadar adam bulamadiysaniz, sizlere yakisan partinizden istifa edip desteginizi cekmektir, bunu yapamiyorsaniz tuh size, yaziklar olsun. Sizler kimlere hizmet ediyorsunuz? Kimlerden korkuyorsunuz? Hangi cikarlarin pesindesiniz de gikiniz cikmiyor! Biz biliyoruz sizlerin kimlerden direktif aldiginizi! Demekki lafla peynir gemisi yurumuyormus, eyleme donusmedikten sonra lafin bir anlami yokmus. Allah hepinizin belasini versin, ben sizlerle ayni adaya ya da ayni partiye birak oy vermegi, artik sizinle cenaze namazi bile kilmam.
Son olarak da bu sarlatani destekleme yazisi yazan, konusmalar yapan ve de kendinin CeHaPe tabani olarak tanimlayan gazeteci yazar bozuntularina sesleniyorum. Sizin gibi adamlar olmaz olsun. Cogunuzu adam bilirdik, sayar ve severdik. Yok efendim erdogan kasiyormus da, e-kemalettin rahatlatiyormus falan filan… Keske hic agzinizi acmasaydiniz da sizi adam bilmeye devam etseydik, gazeteci bozuntulari! Ataturk ve Turk Topraklari icin topraga dusmus butun sehitlerimiz mezarlarinda ters donmus yatiyorlar su anda sizlerin ve yukaridaki milletvekili bozuntularinin yuzunden.
Ben acik ve net soyleyeyim ben ya oy vermeyecegim bu secimde, ya da oyumu zati-sahanelerine verecegim; amma velakin kesinlikle e-kemalettine vermeyecegim. Ve goreceksiniz zati-sahaneleri bu secimi de e-kemalettine karsi 8-0 acik ara kazanacak, CeHaPe ve MeHaPe tabani da babayi alacak. Sozlerimi burada bir hikaye ile bitirmek istiyorum. Hikayemizin adi “ke-mal ile e-kemalettinin maceralari:
"
Bir varmis, bir yokmus, evvel zaman icinde, kalbur saman icinde, deve tellal iken, pire berber iken, cok cok uzaklarda bir ulke varmis. Bu ulkenin basinda zevk ve sefalarina duskun padisahlar varmis. Oyleki, halk yokluk, kitlik ve cahillik icinde kivranirken, bu padisahlar baska ulkelerden sogani zamanin parasi ile $70000 olan milyonlarca laleyi getirtip, dort bir yana ektiriyorlarmis; bunununla da kalmayip, kiclarini yikadiklari ibriklere kadar kullandiklari herseyi altindan yaptiriyorlarmis. Butun bunlari yaparken, bu padisahlar halklarina ne egitim alaninda, ne ekonomik alanda, ne de teknoloji alaninda yatirim yapmamislar. Hatta ve hatta vakti zamaninda gecim kaynagi savas sanatini kullanmak olan bu halki, oyle bir duruma getirmisler ki, halk miskinlerden, sofulardan, miyminti insanlardan olusur olmus. Eeeee gelir yok, olan parayi kicina basina sivamak cok; hazira dag dayanmaz tabi; gel zaman, git zaman, para suyunu cekmiisss! Para suyunu cekince ne olacak, ulkenin topraklarini satmaya baslamislar; ordan gelen parayi da kiclarina baslarina sivamaya devam etmisler. Eee tabi baslarda bu topraklari para ile alanlar aptal mi? Dusunmusler tasinmislar, demisler biz bu topraklara neden para veriyoruz, biz bu miskin, sofu, bes para etmez padisahlara niye akil parasi veriyoruz ki deyip, allem edip, kallem edip, bu ulkeyi buyuk bir savasin icine sokmuslar. Tabiki savasa girmeden bu savasin sonucu belli imis: ne olursa olsun, bu padislarin ulkesi savasi kaybedecek ve ulkenin topraklari diger ulkeler arasinda paylasilacakmis. Nitekim, oyle de olmus. Miskin, sofu, flut, ud, ve bunun gibi muzik aletlerini calmaktan baska bir ise yaramayan bu padisahlarin ulkesi savasi kaybetmis, ve sonunda ulke param parca olmus. Ulkeyi isgal eden isgalci kuvvetler, bu ulke vatandaslarinin varina yoguna el koymaya baslamislar. Bu padisahlar o kadar igrenc karakterli insanlarmis ki, ulke ve ulkenin halki bu halde iken bile kendi zevki sefalarini korumak icin her turlu pislige ve her turlu dayatmaya evet demisler; yeter ki, kendileri yasadiklari hayat standartlarini koruyabilsinlermis. Bu ulkenin halki miskin, korkak, ve sofu oldugu icin bu padisahlarin ve isgalci ulkelerin planlari tikir tikir ilerliyormus. Amma velakin hesaba katmadiklari birsey varmis. Bu ulkenin icinde dahi bir cocuk dogmus, ve olan biteni egitiminin de yardimi ile cok iyi goruyormus. Ustune ustelik bu cocuk cok zeki ve cok cesurmus. Hicbirseyden korkmazmis. Bu cocuk, elde yok, avucta yokken, halktan bir ordu yaratmis ve bu ordunun basina gecmis. Ilk once yaratttigi ordugu iyice egitmis, ondan sonra da isgalci kuvvetlerin ustune yurumus; isgalci kuvvetler arkalarina bakmadan kacmislar. Sira halki egitmeye, bilinclendirmeye, ve miskin padisahlarin yoksul biraktigi halki kalkindirmaya gelmis. Bunun icin de bu dahi cocuk ilke ve devrimler ortaya sunmus. Bu ilkeler: Cumhuriyetcilik, Halkcilik, Laiklik, Devrimcilik, Milliyetcilik, ve Devletcilikmis. Bu ilkelerin yani sira birer birer de devrimler yapmaya baslamis. Tabiki en buyuk devrimi emperyalizme karsi kazandigi savas ve ustune saltanati kaldirarak kurdugu Cumhuriyetmis. Hersey cok yolunda gidiyormus; amma bu dahi cocugun yaptiklari savasi kaybeden ulkelerin siyasi ve ekonomik amaclarina uymuyormus. Bu ulkeler, bu dahi cocugun varligindan cok rahatsizlarmis. Ne yapsak ne etsek demisler; sonunda bu dahi cocugu yavas yavas zehirlemeye karar vermisler. Nitekim, planlari basariya ulasmis, dahi cocugun karacigeri yavas yavas verilen zehirlerden dolayi iflas etmis. Tabi, bu ulkeler yaptiklarina kilif uydurmuslar. Demisler ki, bu dahi cocuk cok icki iciyordu, onun icin karacigeri iflas etti. Sonunda dahi cocuk yapmak istediklerini daha bitiremeden olmuuussss. Yerine hemen daha niteliksiz, daha cekingen, daha korkak olan ulkenin ikinci adamini getirmisler. Bu ikinci adam dahi cocugun kurdugu partinin basina gecmis, ama yeterince ileri gorus sahibi olmadigi ve de yeterince dirayetli olmadigi icin yarim kalan islerin hicbirini bitirememis. Bitiremedigi gibi, savasi kaybeden ulkelerin adamlari, bu ulkede cirit atmaya baslamislar; oyle ki, cesitli partiler kurmuslar, bu partilerin iclerine dahi cocugun ilkelerine dusman adamlar yetistirerek yerlestirmisler. Ulke oyle bir duruma dusmus ki, miskin, sofu, bes para etmez padisahlik zamanina geri donmus. Gel zaman git zaman, ulke geriye gitmeye devam etmis. Ancak, hal boyle iken bile ulkenin belirli noktalarinda yine de dahi cocugun ilkelerine bagli insanlar varmis. Bu insanlari berteraf etmek icin savasi kaybeden ulkeler zaman icinde iki sey yapmislar: 1) Dahi cocugun 6 ilkesinden (Cumhuriyetcilik, Halkcilik, Laiklik, Devrimcilik, Milliyetcilik, ve Devletcilik), kendilerine hicbir zarari olmayan bir ilkeyi (Laiklik) secerek, dahi cocugun ilkelerine bagli olduklarini sanan bu kesimin eline bir loli-pop gibi vermisler. Bu Laiklik ilkesi, her ne kadar akillica bir ilke olmasina ragmen (cunku, isin en basinda bu ulkenin halkini miskin, sofu duruma dusuren tek sey dinmis), diger ilkeler ile karsilastirildiginda konusulmasi ve tartisilmasinda, kapitalizm ve kapitalizmin vardigi son nokta olan emperyalizme karsi hicbir zarari olmayacak bir ilke imis. Bu ilke dahi cocugun ilkelerini anladigini sanan halkin bu kesimine sanki dunyanin en onemli ilkesi imis gibi ogetilmeye baslanmis. Ayni kisiler, halkin karsi kesimine ise, bu ilke sanki dunyanin en kotu ilkesi imis gibi ogretmis. Boylece halk ikiye bolunmus, ve aralarinda bu ilke hakkinda sonu gelmez bir catisma baslamis. Esas olan amac ise bu ulkenin halkina kapitalizm ve ozellikle de emperyalizm’e karsi olan diger 5 ilkeyi unutturmakmis ki bu ulkenin dusmanlari bu amaclarinda cok buyuk bir basariya ulasmislar. 2) Birinci planin basariya ulasmasindan sonra, sira ulkenin parcalanip bolusulmesine gelmis (tipki padisahlarin zamaninda paylasilmak istenmesi gibi). Ilk olarak: vasifsiz, kisiliksiz, herhangi bir dunya gorusu olmayan, bilgisiz, beceriksiz, disa bagimli kisiler secilerek, ulkenin onemli noktalarina (yasama ve yurutme) getirilmisler. Bu konuda da basariya ulasilindiktan sonra ulkenin muhalif kesiminin basina da ayni nitelikte (niteliksizlikte) insanlar yerlestirmeye baslamislar. Bu plan, ilk once yargi ve muhalefet partileri ile baslamis; daha sonra da ordu ile devam etmis. Son olarakta ulkeyi temsil eden devlet baskanligi makami ile noktalanmasi planlanmis. Artik bu noktadan sonra geriye donus yokmus. Butun bu olanlarin en acikli tarafi ise kendini "okumus" diye tasvir eden kitlenin yillarca bu oyunlarin icinde kalip, hala olan biteni anlayamamasi imis. Bu kesim kendini tasvir ettiginin aksine ogrenme ozurlu bir kesim imis. Sozum ona ulkeyi kurtarmak icin ayni seyleri tekrar ve tekrar yapiyor, ama farkli sonuclar almayi umit ediyormus. Ulkenin yok olmasindan hemen once bu kesimin yaptigi ve farkli sonuclar almayi umit ettigi bazi seyler sunlarmis: 1) Bu ulkenin en buyuk iki sehrinde emperyalizmin kucaginda buyuyen iki donme muhalefet adayina oy vermek; 2) Bu ulkenin devlet baskanligi seciminde ulkenin dahi cocugunun can dusmani, dahi cocugunun koydugu ilkelerin can dusmani, padisahlik duzenini geri getirmek isteyen bir zihniyete sahip olan, adinin bile o ulkenin ana dilinde yer almadigi bir zata oy vermek, 3) Secimden secime secim kazanilacagini sanmak, 4) Secimle sepetle gelinen noktadan donulebilecegini sanip, kicini kaldirmadan ulkeyi kurtarmayi umit etmek, 5) En buyuk yanilgisi ise, dahi cocugun ilkelerini anladigini sanmak, bu ilkelerin Laiklik’den ibaret oldugunu sanmak (ki bu ilkeyi bile anlamamak); ama bunun yaninda kapitalizm ile kucak kucaga yasamak, onu desteklemekmis. 6 ilkenin bir tanesini bile anlamamakmis!
Bu ulkenin kurtulusu ise yine kendini "okumamis" diye tasvir eden sinifin elinde imis. Eger ki bu sinif isterse bu ulke kendini diger ulkelerin elinden kurtaracakmis; eger istemez ise de bu ulke tarihin sayfalarindaki yerine alacakmiiisss."