Tuesday, October 20, 2015

Hormonlu Turk Milleti’nin Asagilik Kompleksi

Nobel odulu dedigin nedir ki: 3-5 adamin bir araya gelip, bu sene siyasi olarak kimleri, hangi gorusleri destekligecegiz diye karar vermesi olayidir. Genelde de sermaye piyasasi tarafindan verilmis kararlar bu 3-5 adama dikte ettirilir. Evet Nobel odulu hakkinda  aynen boyle dusunuyorum.
Ne zamandan beri boyle dusunuyorum? Bu adamlar 2 kelimeyi yan yana getirip 1 cumle kuramayan (ne konusabilen, ne de yazabilen) Orhan Pamuk’a sirf Turkler Erminileri katletmislerdir dedi diye bu odulu verdiklerinden  beri (hatta ve hatta odul aldigi kitabin kopya oldugu ortaya cikmistir);
Obama’nin baskan secildigi yil Obama’ya yalakalik olsun diye Nobel Baris Odulu’nu verdiklerinden beri (Obama bile bu duruma sasirmis, ben ne yaptim ki baris adulu aliyorum demister);
simdi adini hatirlayamadigim Iranli bir yazara sirf Iran’daki yonetime muhalif diye bu odulu verdiklerinden beri benim icin bu odulun hicbir onemi kalmamistir. Ben sadece bu 3 ornegi biliyorum, ama oturup arastirsak eminim ki digger odul alan kisilerin bu odulleri almasinda kesinlikle siyasi nedenler ortaya cikacaktir. Neyse bu benim nezlimde Nobel odulunun degeridir, ama bu yaziyi yazmamin asil nedeni bu degil.

Bu yaziyi yazmamin asil nedeni Turk Halki’nin 11 Kasim 1938’den sonra nasil bir sekilde hormonlanip genetiginin bozulmasi (hormonlanip genetiginin bozulmasi tabirinin tum haklari Umit Kocasakal'a aittir, benim burda anlatmaya calistigimi cok guzel bir sekilde pekistirdigi icin kullanmak istedim) ve bu bozulma sonucu da nasil bir asagilik kompleksine kapilmis olmasi ve bu asagilik kompleksinden kurtulamamasidir. Evet Turk Halki'nin genetigi bozulmusdur, ve sadece ve sadece 1920 - 1938 arasi haric yuzyili gecgin bir zamandir bu asagilik kompleksi ile yasamaktatir. Gerci bunun en guzel ornegini yillardir futbol basta olmak uzere takim sporlarina olan buyuk ilgisinde cok acikca goruyoruz. Kendine guveni olan kisiler ve toplumlar ferdi sporlara karsi
daha ilgilidirler, seyretmekle kalmazlar kendileri de bu sporlari yaparlar. Zaten kendilerine guveni oldugu icin ve bu sporlar tek basina da yapilabildigi icin, bu insanlar bu sporlari ozel hayatlarinin icine monte ederler. Bu demek degildir ki bu toplumlar takim sporlarina ilgi gostermezler. Gosterirler, ama bu ilgi daha cok sporu yapma yonundedir. Sadece seyredip, bir yenilgi ile yas tutmaz, ya da bir galibiyetle kendilerinden gecip bayram ilan etmezler. Kendilerine ait olmayan seylerler tatmin olmazlar. Onlar icin bu sporlari seyretmek, kimin nasil oynadigini ogrenmek, bilgilenmek icin onemlidir. Turk halki ise aynen bu ikincisini yapar; ne kendi spor yapar, ne de calisir; cunku,
tembeldir, kendine guvenmez, asagilik kompleksinin dibine sahiptir. Tabi bunda Kenan Evren doneminin hizlandirilmis katkisi cok ama cok buyuktur. Bu adi gecen zat ozellikle Turk gencliginin kendine guvenini yitirmesi icin elinden gelen herseyi yapmistir. Hatta ve hatta ebeveynlerin icine cocuklarini bu sekilde buyutmeleri icin korku salmis, cocuklarin daha aileden kisiliksiz cikmalarini saglamistir. Bakin ufak bir karsilastirma yapalim: Turkiye ve ABD'nin futbol basarisini karsilastiralim. Turkiye'de futbol ne zaman baslamistir. 1900lerin basinda Ingiliz isgali ile baslamistir. Peki ABD'de ne zaman baslamistir? 1990larda. Peki ABD ve Turk takimlarinin, ki ABD'de su anda bile dogru durust sehir takimlari yoktur, dunyada elde ettigi basarilari karsilastiralim. ABD her donem dunya kupasina gidiyor, Turkiye nal topluyor. Simdi bazi kisiler Kuzey Amerika grubunun zayif oldugunu soyleyebilirler; peki ABD nasil oluyor da dunya kupasina gittiginde diger takimlara kok sokturuyor; Turkiye nal topluyor; Hemen hemen her ABD Turkiye macini ABD kazaniyor;
Nasil oluyor da Turk takiminda bir istikrar olmuyor; Nasil oluyor da 6 takimli bir grupta 3ncu oldu diye zafer ilan ediliyor (bana gore hezimetten baska birsey degildir)? Nedeni sudur, ABD'de insanlar futbol oynuyor ve spor yapmakla tatmin oluyor, Turkiye'de ise insanlar sporu seyrediyor ve seyretmekle tatmin oluyor. Bir de buna Turkiye'de bugune kadar futbola yapilan yatirimi dusunurseniz, iciniz yanar. Bu yatirimlar eger egitime yapilsaydi simdi Turkiye cok farkli bir yerde olurdu. Turk insani mac seyreden degil, her bir sehrinde, her bir koyunde mac yapan insan olurdu. Onemli olan seyretmek degil, oynamaktir. Yukarida da soyledigim gibi bu iki seyin farki kendine olan guvendir. Kendine guveni olmayanlar her zaman asagilik kompleksine sahip olurlar, korkak olurlar, basarisiz olurlar.

Simdi diyeceksiniz ki futbol ile Nobel odulunun alakasi nedir? Cok alakasi var. Kendine guveni olmakla olmamak gibi; asagilik kompleksi olup da olmamak gibi; kendi yaptigindan tatmin olmakla, yapani seyretmekten tatmin olmak gibi. Ne demek istiyorum? Aziz Sancar! Gectigimiz haftalarda buyuk bir zevkle gerek sosyal yayinda gerekse gazete ve televizyonlarda izledim. Aman Aziz Sancar (bir Turk!) Nobel odulunu aldi, aman Aziz Sancar televizyonda ben Turk'um dedi, aman Aziz Sancar Turk'un gucunu dunyaya gosterdi, aman Aziz Sancar Turk ogrencilere Amerika'da burs vericem dedi... faaaalaaaan filllaaaaan... Ayni futbol oynamakla seyretmek arasindaki fark gibi, bir beyin masturbasyonudur gidiyor Turkiye'de. Bu aptallar kervaninada katilan katilana. Simdi Aziz Sancar olayindan tatmin olan beyinsizlere birkac madde halinde sozum olacak:

1) Nobel odulunu Orhan Pamuk bile almisken, ve siz buna alma nedeninden dolayi tepki gostermisken, nasil oluyor da Aziz Sancar olayinda Nobel'i matah birseymis gibi saksakliyorsunuz. Bu tutarsizliginiz zat-i sahanelerinde bile yok.
2) Siz dune kadar Aziz Sancar'in adini bile bilmiyordunuz, yaptigi arastirmanin ne oldugunu bile bilmiyordunuz, Aziz Sancar odul alinca mi akliniz basiniza geldi? Daha oncenerdeydiniz?
3) Aziz Sancar eger guzel bir arastirma yapti ise o arastirmanin iceriginden dolayi Aziz Sancar'i tebrik etmeniz lazim; yoksa Nobel odulu aldigindan dolayi degil.
4) Daha yuzlerce arastirma yapan Turk var ABD'de ve diger ulkelerde. Peki bunlarin adini biliyor musunuz? Ne konu hakkinda arastirma yaptiklarini biliyor musunuz. Yuzlerce arastirma yapilir ve bunlardan bir tanesi odul alir, o zaman digerleri onemsiz mi oluyor?  Unutmayin arastirmayi esas degerli yapan odul degil, piyasa surulmesi ve piyasada ne kadar para yaptigidir.
5) Aziz Sancar ya da calistigi sirket ya da grup Aziz Sancar'in arastirmasini piyasa surunce sizler Turksunuz diye size bedava mi verecekler mali? Yoksa parasi size mi verilecek
ki cok seviniyorsunuz?
6) Siz saksakcilar Aziz Sancar'in yaptigi calismanin icerigini su anda bile biliyor musunuz? Bir anlatin bakalim amca ne bulmus?
7) Saksakcilik yapmak yerine esas dusunmeniz gereken bu arastirmacilar neden ABD'de ya da Turkiye disinda? Hadi goreyim sizi Aziz Sancar'a yillik $1 milyon dolar  maas teklif edin Turkiye'ye gelmesi icin, bakalim geri geliyor mu?
8) Aziz Sancar Turkiye'den ABD'ye gelecek ogrencilere burs verecekmis. Cok guzel, demekki birkac ogrenci daha ABD'ye gidebilecek. Emin olunki onlarda geri donmeyecek. Size garanti verebilirim. Onlarda ABD'de kalmak icin turlu turlu yollara basvuracaklar. Turk Halki'nin ayagi yine ciplak kalacak.
9) Sizin ovunmeniz gereken seyler, Aziz Sancar'in aldigi odul degil; Turkiye'deki egitim sistemi, Turkiye'de yapilan arastirmalar, saglik sistemi, emeklilerin yasam kosullari, isci ve memurun hak ve
ozgurlukleri gibi seyler olmali. Yoksa Aziz Sancar odul almis, almamis, adam sirf Turk diye size bir yarari olmaz.

Ama tabi bir toplum asagilik kompleksinin dibine vurdu ise, yapacagi sey sadece ve sadece baskalarinin yaptiklari ile avunmak ve tatmin olmaktir...


Thursday, October 15, 2015

PERİNÇEK- İsvire davasinin gerekceli karari:

http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-158235

Acik soylemek gerekirse, bekledigim kadar iyi bir sonuc degil. Bu kararda bence mahkemenin yaptigi cok problemli yorumlar var. Bu problemlerin onemi, bu tip kararlarin ileriki davalara da uygulanmasidir. Ornek vermek gerekirse: Gerekceli kararda yazan "At the risk of repeating ourselves, we consider that a legislature is perfectly entitled to criminalise statements such as those made by the applicant. " cok ciddi bir yorumdur. Bu tip yorumlar, yarin obur gun devlet kisitlamalarinin ve fasizmin onunu acar avrupada. Bunu bugun buraya yaziyorum ki dusuncem olumsuzlessin; cunku, bu yazdigimin anlamini su anda anlayabilecek degil Turkiye'de dunyada bile cok az insan var. Avrupa'nin fasistlesme yolunda oldugundan haberleri bile olmaz, benim ne demek istedigimi de anlayamazlar su anda. Onlar ancak is isten gectikten sonra anlarlar ve sonunda bir kurtarici beklerler. Bu tip adamlarla aramizda yaklasik olarak 10 ile 20 yil fark var. Genelde bu insanlardan 10 ile 20 yil daha erken gorebiliyorum olacaklari.
 

Bir de PERİNÇEK'in İsvire'den talep ettigi 20000 euro'luk masrafin mahkemeye hicbir evrak sunulmadan talep edilmesi de cok hayal kirikligi yaratti bende, bu kadar acemice bir talep olamaz. Ama tabi belki de bu talebi ikincil oncelikli olarak gormus olup, ustunde durmamis olabilirler. Ama yazik olmus 20000 euro'ya; takip etmek gerekirdi.