Friday, July 15, 2016

Bu yilki seker bayramini sevmemin 3 nedeni!

Cocuklugumdan beri dini bayramlari hic sevmedim. Daha dogrusu din ile ilgili hicbirseyi sevmedim. Ilkokulda din dersinde (ya da buna benzer bir dersde, adi tam olarak din dersi olmayabilir, hatirlamiyorum) sure ezberletmeye calisirlardi, hic ezberleyemezdim. Subhanekeyi bile zor zahmet ezberlemistim.Orta okul ve lisede de surekli 10 uzerinden 3 alirdim din dersinden, sonra ittire kaktira bi sekilde gecerdik. Bundan hic de gocunmaz, hatta onur duyardim. Din dersi ve edebiyat dersinden dolayi cok kez taktir alamadigim olmustur. Edebiyata karsi olmamin nedeni ise divan edebiyati idi. Bana ne failatu failatu failunden kardesim. Turkce konus bana. Mesela daha fazla Nurullah Atac okut. Anlayayim ki yorum yapabileyim. Anlamadigim siirde ne bileyim ben sair ne demeye calismis. Mambo jambo. Bir de ben kendi yorumumu yapmak istiyordum. Dogru ya da yanlis. Sinavda benim ne anladigimi sor bana, sairin ne demeye calistigini degil. Adamin arapcasindan farscasindan bana ne? iste subhaneke ve failatu failatu failun ile geldigin nokta ekmeleddindir. Lan sana ne kiziyorum Kenan Evran, mezarina bir sekilde gelirsem, tukurcem.

Neyse, konuya geri donelim, dini bayramlari hic sevmezdim. Biraz sevdigim tek bayram kurban bayrami idi, onu da sabah sicak sicak yenen cigerden dolayi biraz severdim. 3-4 hafta koyunu, kocu neyse ellerimle besler, ondan sonra kesilisini bizzat izler, ondan sonra da hayvanin cigerini yerdim. Simdi dusunuyorum da, bu hayvanlardan hicbirine ad takmamisim. Cok ilginc. Halbuki, cocuklar genelde hayvanlara isim vermeyi cok severler. Neyse, cocukken psikoloji manyak yani ! Simdi insanlar dusunuyor bizim milletimizin psikolojisi bu kadar bozuk degildi, AKP yapti diye. Hep bozuktu, ortaya cikmiyordu. Biraz firsat bulunca ortaya cikmaya basladi. Yukarida verdigim kurban ornegi yeter ve artar bile psikolojinin ne kadar bozuk oldugunu gostermeye. Kaldiki, daha bunun essekle cinsel iliskiye gireni var, uyusturucu kullanani var. Siz gormediniz diye Turk Milleti'ni o kadar saf sanmayin. Nerden mi biliyorum? "Mekteb-i asli kitadir". Askerde insan 72.5 cesit insan taniyor ve gozu aciliyor Turkiye'de neler olduguna dair. Bu arada hani kurban bayramini biraz severdim dedim diye, sakin bu bayrami sorgulamadigimi zannetmeyin. Benim sevdigim yemek ve para idi. Sorguya gelince, onu da sorguladim. Neyini mi sorguladim? Hani derler ya Ibrahim oglunu kesecekmis de Tanri koyun gondermis diye. Ulan madem birini kurban etmek istiyorsun, git kendini kurban et ...(bip bip bip bip)... oglunu ne kurban ediyorsun.. (bip bip bip)... Tanri da bir garip yani. Koyun gonderiyor, ucur ...(bip bip bip)'nin... kellesini.

 Ha bi de sevdigim baska birsey para toplamakti bu bayramlarda. O zamandan faiz lobisinden olacagim belliymis. Ciger ve para disinda neden sevmezdim bu bayramlari bilmiyorum. Simdi dusununce aklima yapilmasi zoraki kosulan seyler olabilir diye geliyor. Mesela, sabah kalk bayram namazina git (ki hic gitmedim), bilmedigin insanlarla sabah sabah opus (ki kucuk yerlerde o zamanlar herkes herkesi tanirdi), onun elini op, bunun elini op, he bi de zorla baklava ye. Baklavayi simdi bile ara sira yerim ama olmasa da hic aramam. Pek sevmem anlayacaginiz, belki de cocukken tepsi tepsi baklava icinde yuvarlandigim icindir. O zamanlar baklavalar disardan alinmazdi, mahallenin nineleri bir araya gelir, herbirine tepsi tepsi baklava acarlardi. Bu baklavalar sonra mahallenin ekmek firinina gonderilirdi pisirmek icin. Ama bu tepsiler oyle boyle tepsi degildi, koca koca tepsiler, herbirinin icine o zamanki boyumla ben bile sigardim. Sonunda olurdu her evde 3-4 tepsi baklava. Ha bir de bu tepsiler firindan gelince pisti pismedi, yandi yanmadi muhabbeti olurdu mahallede. Firincinin umrunda degil tabi, o zamanin parasi ile 3-5 liraya bu tepsileri atip atip cikartiyor odun firinindan. Oraya buraya ziyarete gidince de allllaaaaskina baklava ye muhabbetinden oluyor iciniz disiniz baklava. Hic hazetmem, ama guzelinden cevizli baklavagi ara sire yerim. Fistikliyi hic sevmem fistigi tek basina sevmeme ragmen. Belki de bunlarin hicbiri degil, tamamen otoriteye karsi olan karakterimden dolayidir bu bayramlari sevmemem. Anarsist bir karaktere sahibim ne yapayim. Hep boyleydim, boyle de olucem heralde. Kurallarda bosluk bulmakdan, kural disi davranmakdan, uyumsuz olmaktan cok zevk aliyorum.

Dedigim gibi o zaman bu zaman dini bayramlari hic sevmem, ama ulusal bayramlara bayilirdim. Oyleki 29 Ekimler'de sabahtan aksama kadar (ya da ne zaman biterse yayin, o zamana kadar), asker, tank, top, sivil toplum orgutu gecisi seyrederdim televizyonda. Ilkokuldayken Silahli Kuvvetler Saati Programi'na mektup yazip tavsiyelerde bulunmuslugum bile vardir Kenan Evren zamaninda. Cevap gelmedi ama. Hala hic sevmem dini bayramlari, sacma gelir bana. Ispatlanmamis, hurafeleri kutlamanin bir anlami yok benim icin. Ben obur dunyayi bilmem, gitmedim, gormedim, sadece bu dunyayi bilirim. Kanitlanmis, esas olan bu dunyadir, benim icin. Onun icin iyilik de, kotuluk de, guzellik de, cirkinlik de, cennet de, cehennem de hep burdadir. Ruh denen sey bana gore insanin bilincidir. Insan olunce, beyin olur, dolayisi ile bilinc kaybolur ve tabi ki ruh da ortadan kalkar. Onu bilirim ben. Matematiksel olarak ispatlanamayan hicbir seye inanmam. Sakin ha gelip bana kimse, sagina bak, soluna bak, bu kadar guzel sey tek basina bir araya gelebilir miydi de demesin! Cunku, cevap: elbette gelir, senin kafan matematige basmiyorsa, ben ne yapayim. Bir diger yonden de senin soyledigin ispat degil zaten, bunu soylemekle kendi kafanin olan bitene basmadigini soyluyorsun, ve diger insanlarin da kafalarinin basamayacagini soyluyorsun, o kadar. Yani sen bir angutsun. Angut, bir kusdur, ama biraz aptaldir (bknz: Osman Pamukoglu'nun Angut isimli kitabi). Obur dunya varsa da, eger butun bu araplar, ya da donemimizin "musluman" Turkleri cennete gidecekse, ben cehenneme gideyim daha iyi. Anlayacaginiz benim din ve dini bayramlar hakkinda dusuncelerim bunlar. Ama bu son 2016 Seker Bayrami cok hosuma gitti. Bunun 3 nedeni var:

1) Daha onceki yillarda, her bayram, insanlar pek bi birbirlerinin bayramini kutlarlardi, feyzbuk dolup tasardi bayram kutlamalari ile. Bu bayram onu goremedim. Birden bire icimde umut isiklari doguverdi. Neden mi? Demekki dedim insanlar iyice zor durumdalar, umutsuzluk icindeler, ne yapacaklarini bilmiyorlar, artik bayramlardan bile tat alamamaya baslamislar. Taa Ozal zamanindan kalma icimde bir umutsuzluk vardi. Ozallari, Demirelleri, Turkesleri falan filan nasil def edecez, bu millete bunu nasil anlatacaz, ya da herhangi bir silahli ya da silahsiz eyleme nasil ikna edecez diye. Hatta ortaokuldayiz, yillardan 1986, 87, ya da 88, babam sandik baskani, ben de 14-15 yaslarindayim heralde. Sabah kalktim onunla sandiga gittim, geleni gideni inceledim, muhabbetleri dinledim, aksama kadar gunu orada gecirdim, sonra ilce secim kuruluna sandigi teslim edince, eve gittik, ve ben sabaha kadar secim sonuclarini dinledim. Ozal kazandi yine. Pazartesi sabah okulda istiklal marsi sirasinda benim moral cok bozuk. Bu pislikleri nasil temizlicez diye dusunuyordum. O umutsuzluk artik yok icimde. Sagolasin Er-Do-Van, Sagolasin Ampul Partisi, Sagolasin Kainat Bademi, Sagolasin Kiiilllicccccdaaaaroggglu, Sagolasin Baaaahhhhceeeeeliii, Sagolasin Akkksennneeer, ve de en onemlisi sagolasin ABD. Sizlerin devrimci harekete yaptigi iyiligi ve katkiyi tarihte kimse yapamamistir. Sizler sayesinde insanlar umutlarini kaybediyorlar, sizler sayesinde insanlar dinlerini terk ediyorlar, sizler sayesinde silahlaniyorlar, sizler sayesinde de devrimci hareket canlanip tekrar vucuda gelecek. Sag olun, var olun, allah sizi basimizdan eksik etmesin. Biraz daha gayret...Birkac "kelle" daha, birkac tecavuz daha, hatta simdi suriyeliler var. Cok ise yarayacaklar, coook. Her an bir silahli catisma, her an birkac yerde patlayan kavga bekliyorum. Onemli olan soru bunun olup olmayacagi degil. Butun bunlar kesinlikle olacak ki, benim tahminim silahli eylemler olacak ve olaylar cok buyuyecek. Netekim dikkat edin fareler yavas yavas kacmaya basladilar. Mesela Can Dundar pisligi. Nasil pilini pirtisini topladi ve kacti. Daha bir suru kacan var. Cunku, bu olaylar basladigi zaman, kimin ne olacagi belli olmaz. Esas soru, bu olaylar olduktan sonra ne olacak. Memlekette herhangi bir hukumet dususunun ardindan, tekrardan duzeni saglayacak bir otorite cikacak mi? Nasil cikacak? Kim cikacak? Ayni Saddam sonrasi Irak gibi. Unutmayalim ki, Marksist Leninist bir yonetim ile kainat bademinin ruhani lider oldugu bir yonetim arasinda gercekte cok ince bir cizgi vardir. ikisi de ayni olaylarla tetiklenir, ikisi de ayni olaylari takiben ortaya cikar, sonunda o sirada kim kuvvetli ise ortaya o cikar. Bakiniz Bolsevik Devrimi, bakiniz Sovyetler Birligi sonrasi Rusya, bakiniz Iran Devrimi, ve en onemlisi bakiniz Misir Arap Bahari, bakiniz Saddam sonrasi Irak. Misir'da Arap Bahari'ni kim yapti, sonra basa kim gecti? Ama ben yine de umutluyum. Guzel gunler gelecek, ama ilk once dibe vuracaz, daha vurmadik. Hem de cok sert vuracaz. Bir ornek verelim ne kadar sert olacagini aciklamak icin. Hic aletli dalis yaptiniz mi? ya da aletli dalis yapan birilerini seyrettiniz mi. Iste aynen oyle. Aletli dalis yapanlar bellerine kursun takarlar ki suya batabilsinler, yoksa giyilen giysi ve yelekten dolayi insan suya batmaz. Ama tabi takilan kursunun da bir ayari var. Az takarsaniz, batmazsiniz, cok takarsaniz, hizlica dibe gidersiniz. Dala dala insan ne kadar kursun takilacagini zaman icinde ogrenir. Ogrenemeyen gulle gibi dibe gider. Bunu filmlerde de gormussunuzdure belki. Mafya oldurdugu insanlarin ayagina tas baglar, ya da beton doker ki dibe insin, yukari cikmasin diye. Bu cesetler hizla dibe iner, Kursunla dalis yapanlar da eger ayarlayamazlarsa, aynen boyle dibe giderler. Iste aynen boyle, imamlar devlet yonetmeye kalkinca da, dalis yapmayi bilmeyen insanlar gibi kursunu fazla takiyorlar, ve hizla dibe dogru gidiyorlar. Hala dibe dogru gidiliyor. Ilk once dibe bir vuracaz, ve bu cok acikli olacak. Cok olenler olacak. Hak eden, etmeyem. Iste o an icin hazirlikli olmak lazim, cunku o an geldiginde hersey olabilir. Turkiye Irak da olabilir, Iran da olabilir, Sovyetler Birligi de olabilir, Misir da olabilir. Avrupa olabilir mi diyorsunuz simdi. Hayir, olamaz. Genetigi uygun degil. Nasil uygun degil derseniz? Soyle: hani siz simdi suriyelileri istemiyorsunuz ya, ha "avrupalilar" da sizin hakkinizda aynen sizin suriyelileri dusundugunuz gibi dusunuyorlar. Caktin kofteyi ?!! Benim tercihim Turkiye Turk olsun. Sakin ha asker bizi kurtarir diye dusunmeyin! Asker ABD'ye baglidir Turkiye'de, ABD'nin isgalci bir kuvvetidir. Eger asker karisirsa ya kainat bademi ruhani lider olur, ya da Turk Halki'nin gazi biraz alinir ve Kenan Evren donemine benzer bir donem ortaya cikar ki, bu da bir 30 yil daha kaybetmek demektir ki gectigimiz 30 yilda gelinen noktanin ustune bir 30 yil olacaktir bu, yani 60 yillik bir kayiptir. Benim dusuncem: bu ortam olustugunda emniyet ve askerin kokunden tasfiye edilmesi gerekir, aksi taktirde bu iki orgut de icindeki kanserden kurtulamaz. Guvenlik nasil saglanir o zaman diyorsaniz, cok basit, ornekleri vardir tarihte. Kisa vadede Devrim Muhafizlari ya da Ozel Koruma Birlikleri mahiyetinde birimlerin olusturulmasi gerekecek. Sen ne diyorsun, olur mu oyle sey dediginiz duyuyorum, ama gercek bu. Burdan baska cikis yolu yok. Oyle oyla, sandikla falan cikacaginizi saniyorsaniz, avucunuzu yalarsiniz. O is gecti artik. Gunaydin, Uskudar'da sabah oldu. Neden gecti? Bugun size 550 milletvekili ile verseler meclisi, siz hukumet olabilirsiniz, ama asla iktidar olamazsiniz. Emirlerinizi uygulayacak devlet memuru bulamazsiniz. Evet aynen oyle soyluyorum. 550 milletvekili ile hukumet olan bir hukumet, hicbir memuruna laf geciremez. Buna kadrolasma diyoruz. Ilk once bu kadrolari imha etmeniz lazim. Bu da o kadar kolay is degil.

2) 2016 Seker Bayrami'ni sevmemin ikinci nedeni: Bu hukumet basa geldiginden beri muhalefetin de yardimi ile cok guzel bir degisim yonetimi uygulamasi ortaya koyarak ulusal bayramlari unutturmaya calisiyor. Ve bunda da baya basarili oldu. Kimseden cit cikmadigi gibi, insanlar ne yapacaklarini da bilmiyorlar. Hukumetin taktire layik gordugum, cok basarili uygulamalarindan biridir bu. Gerci hukumetin diyorum, ama esas hukumetin danismanlari cok iyi; yoksa imamlar degil degisim yonetimi uygulamayi, tuvalete gittikten sonra kiclarini temizlemekten bile acizler. Amma velakin gelin gorun ki, baya bir gayretle ulusal bayramlari insanlara unutturmaya calisirken, insanlar icinde bulunduklari umutsuzlukdan dolayi kendiliklerinden dini bayramlari da yavas yavas unutuyorlar, oyle bir gun gelecek ki bu dini bayramlari kutlamaya insanlarin mecali kalmayacak. Benim icin bu cok buyuk bir sevinc kagnagi, cunku; burdan sonraki adim, insanlarin diger dini uygulamalari da sallamaya baslayip, yavas yavas dinden uzaklasmalaridir. Neden bu guzel bir gelismedir? Cunku, insanligin basina gelen en buyuk felaket dindir, Turkler'in basina gelen en buyuk felaket ise muslumanliktir. Zayif insan, kendine guveni olmayan insan, korkak insan dine inanir. Cunku, baska birseyi olmadigi icin siginacagi tek sey dindir. Elinden baska birsey gelmedigi icin, ya da gelmedigini dusundugu icin tek caresi dua etmektir. Korkak oldugu icin, olumden, olum sonrasindan korkar. Bu korkuyu yenmek icin dine inanir, ve din adamlari ne derse onu yapar. Sanar ki olumden sonra hayat var, bu dunya gecici, esas olan obur dunya. Bilmezki bu dunyada ne yaparsan, o kadar insansin. Bu da akilli insanlarin isine gelir, bu korkuyu cok guzel kullanirlar. Ama insanlar bok cukuruna saplandikca, Turkiye'de su anda oldugu gibi, dine ve dini bayramlara hassiktiri cekecekler. Bundan sonraki asama issiz ve ac kalan insanlarin geometrik olarak artmaya baslamasi. Iste o zaman bizim zamanimiz olacak!


3) Son olarak da vizesi olanlar artik yurt icinde tatil yapmiyorlar, yurt disina cikiyorlar. Bu neden cok onemli: 1) Turizmden gelecek paranin yurt disina cikmasi demektir bu. Hatta onunla da kalmayip, doviz rezervlerinde azalma demektir. Ne kadar cok olursa, o kadar ekonomik baski altinda kalir Turkiye ki file delindi mi, is biter. 2) ikinci olarak ise, guzel yani Turkiye'de huzur ortaminin kalmadigini, ve kacabilenlerin kactigini gosteriyor ki, bu da halkin umutsuzluga kapildiginin gostergelerini percinliyor.

Vizesi olmayip da yurt icinde olanlarin iclerinde parasi olanlar da bayrami tatile cevirmisler ve bayram dini anlamini yitirmis, bu dini baglarin koparilmasi acisindan cok guzel birsey. Ustune utsluk olmadik nedenlerden dolayi birbirleriyle kavga yapip birbirlerini oldururuyor. Insanlar kafayi yemis durumdalar. Bu da yine insanlarin psikolojisinin cok bozuldugunu ve her an hersey olabilecegini gosteriyor.

Sonuc olarak ben bu bayramda umutlandim. Insanlarin kafayi yemelerini gorerek umutlanmak ise cok aci birsey. Ister inanin, ister inanmayin, uzuyor insani.

Bir haftadir bu yaziyi bitirmeye calisiyorum, sonunda bitti neyseki. Daha once Mart - Mayis 2016 arasinda 12 Mart 1971, 31 Mayis 1971, 27 Mart 1972,  ve 6 Mayis 1972 ile ilgili yazi yazmayi dusundum, ama  yetistiremedim. Olmezde sag kalirsak, onumuzdeki Mart - Mayisa yetistirmeyi umut ediyorum. Yazinin konusu icin ipucu vereyim: 12 Mart 1971 tarihinde Memduh Tagmac'in yaptigi, tarihde 12 Mart Muhtirasi diye gecen darbenin kod adi nedir? Bunu bulduktan sonra yakin zamanda ayni kod adla hangi operasyonlar olmustur bir dusunun. Dusundukten sonra anlayacaksiniz ki Matrix'de yasiyorsunuz, ve hersey bir senaryo. Siz daha sandikta oylari caldirmicaz diye gorev alip tirmalamaya ve bununla da gurur duymaya devam edin. eeee eeeee e. eeee eeee e. eeee eeee e.





Monday, May 30, 2016

CeHaPe neden adam olmaz? Bir ornek daha:

Bu yazi, CeHaPe ve CeHaPe secmeninden hicbir nane cikmayacaginin orneklerinden sadece biridir. Kendi kendilerine calip oynar bu tayfa. Neden mi bu yazi? Paylasim sayisina bakin. Benim baktigim an itibari ile 30962 idi. Normal bir gunde, Yilmaz Ozdil'in CeHaPe'yi elestirdigi bir yazininin paylasim sayisi 1000 civarinda olur. Bu yazi ise CeHaPe'yi elestiren yazilardan 30-35 kat daha fazla begenilmis. Bu ne demek? CeHaPe'ye oy veren kesim, karsi tarafi yeren yazilari cok begeniyor, birbirleriyle paylasiyor, bundan da mutlu oluyorlar. Kendilerinin degistirebilecegi hicbir sey olmayan bir konuda bir nevi masturbasyon yaparak gunu geciriyorlar. Esas kendi kontrollari altinda olan CeHaPe gibi bir konuya da sessiz kaliyorlar, hatta buyu olasilikla da CeHaPe'yi elestiren yazilara kiziyorlar. Bundan dolayidir ki, bu kesimden bir nane olmaz. Kimse umutlanmasin.

(http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/yilmaz-ozdil/1453-1251266/)

Tuesday, May 17, 2016

Usta iyi demissin de...

Usta iyi demissin de su yazinda (http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/yilmaz-ozdil/hulusi-bey-1232894/), ben de sunlari ekleyecegim senin soylediklerine:

1) esas olan bir malin degerini malin gercek degeri ortaya cikmadan hesaplamaktir. Bak biz 8 Agustos 2015'de ne demisiz burda: http://cemkbayram.blogspot.com/2015/08/yeni-genelkurmay-baskani-gkb.html. Milletimiz borsaya cok duskun oldugu icin ordan bir ornek verelim. Bir hisse senedinin gercek degeri 100 Turk Lirasi ise, onu 10-20 Turk Lirasi iken almak marifettir. Yoksa 95 Turk Lirasi oldugunda almak marifet degildir. Ayni sekilde, bir hisse senedinin degeri 10 Turk Lirasi ise, onu 100 Turk Lirasi iken satmak marifettir. Yoksa, 11 Turk Lirasi iken degil.
2) Sizin grubun icinden ve CeHaPe'ye oy veren cenahdan dovune dovune aglayanlar vardi Cetin Altan oldugunde. Demek ki, Ne sizin grubunuz, ne de Cehape'ye oy veren kitlenin onemli bir kismi daha adam taniyamiyor. Hani bir hatadir yaptilar dicem ama, yok bu cenah bunu 50 yildir yapiyor. Ornekler: Yavas'in desteklenmesi, Sarigul'un desteklenmesi, Can Dundar'in desteklenmesi, Kilicdaroglu'nun desteklenmesi. Var oglu var.
3) Yukarida 2 numarada tarif ettigim kisiler simdi de Aksener'den medet umuyor. Ulan Aksener ses cikardi mi bu olaylara? Yok, neden? Aksener'de Kainat bademinin bademi de ondan. Takilin Aksener'in pesine, sizi bir 10 yil daha oyalasinlar.

Demem o ki: CeHaPe tabanindan is cikmaz... Onlar her zaman kendilerinden olmayanlari kendilerinden olanlara karsi ustun tutarlar. Ne yazik ki bu dunya oyle donmuyor. Adamini bileceksin, adamini kayiracaksin! Suyun basini tutacaksin!

Wednesday, March 2, 2016

What is going to happen in November elections?

I am pretty sure this is what is going to happen. Regardless of what happens though, I am going to vote for Bernie Sanders​ in November. Whether he be the DNC candidate, or independent, or write-in. If this lady is allowed to run in November by DNC (and this is a big if, cause if AG Lynch does her job and summons a Grand Jury to indict her, she will not be allowed to run. I doubt AG will do that in the next few months though. This is what happens when you get a job because of the color of your skin instead of your qualifications. You end up indebted to administrations and you can never be independent.), Donald will crush her like DNC has never seen in its history. Here is the biggest issue: I have, for a long period of time, thought that RNC was losing touch with the changing demographics of the United States, and I thought that DNC was able to keep up with it. Recent events proved me wrong. DNC is just a congregation of a few elites, and they are way far from the facts of the American People. I have seen this exact situation in another country which ended up in self destruction of a party. On the contrary, RNC grassroots responded to the message, and proved that they are in a much better shape than DNC for years  to come. Also note that, corporate America and even Obama is betting on DNC losing in November. How do I know that? 1) Corporate America tagged Chris Christie to Donald's tail to make sure that they are still in charge, 2) Obama is insisting on appointing a Supreme Court judge that Republicans would agree on before the end of his term. If he was confident that DNC would win in November, he would not have tried to find someone that Republicans would agree on.
All on all  -- Ladies and gentlemen, please welcome the next president of the United States: Donald Trump.

http://www.pastemagazine.com/articles/2016/02/dump-hillary-and-dump-her-fast-the-democratic-esta.html


Friday, January 29, 2016

DUN ve BUGUN --- UNUTULANLAR DISINDA DEGISEN BIRSEY YOK

"...Bafllangiçta ögrenci hareketlerini destekleyen CHP bir süre sonra bu hareketlerin karsisinda yer almistir.Bunun nedenlerini söyle özetleyebiliriz :
1. CHP küçük-burjuva kaypakligi içinde bocalayan bir partidir. Ve CHP dogasi geregi herhangi bir devrimci harekette sonuna dek yürüyemez, içinde bulundugumuz Milli Demokratik Devrim mücadelesinde atacacagi dogru slogan ve yapacagi eylemlerle CHP’yi etkileyecek bir
proleter sosyalist partinin halihazirda olmamasi ve de içindeki anti-emperyalist güçlerin valigina karsin iisbirlikçilerin bugün için agirlikli olmasi da CHP’nin bu bocalamasinda ve gerici tavrinda çok etkilidir.
2. Emperyalizme karsi olan güçbirligindeki tüm ssiniflar, savasinn kendi yönetiminde yürütülmesi için mücadele ederler. Bu, toplumsal mücadelenin her kati için geçerlidir. Bu nedenle ve eski paternalist aliskanliginin da etkisiyle CHP, gençligi daima kendi denetimi altinda tutmak ister.
Bu son gençlik hareketlerinde su açik-seçik ortaya çikmistir: Bugün gençlik CHP’nin diledigi yola kanalize ettigi 1960 öncesinin gençligi degildir. Köprünün altindan çok sular akti, artik gençlik gerçegin temeline indi. Bugün Türkiye Gençligi anti-emperyalist ve anti-feodal mücadelede
dogru sloganlar atan ögrenci kesimindeki bilimsel sosyalistlerin pesinden gitmektedir..."

Simdi merak ediyorsunuz bunu sen mi yazdin diye! Hayir, ben yazmadim, bu yazi Turk Sol'u Dergisi'nin 6 Mayis 1968 tarihli 77nci sayisindan alintidir. Yazari ise Mahir Cayan'dir. Mahir Cayan bu yaziyi "Demokratik Ogrenci Hareketleri - CHP ve FKF" basligi altinda yazmistir. Bu yaziyi niye paylastim? Cunku, bugunu anlatmiyor mu? Yani 50 sene once de CHP ayni CHP imis. Simdi de ayni, hatta bir fark varsa, o da bugun CHP   OCHP olmustur. Daha kotudur. Bunu CHP'ye oy veren kesimin bir dusunmesi gerekir diye yaziyorum. Hani kurtarici falan diye haldir haldir kicina takilip gitmeyin.

Bu arada MHP'liler hemen sevinmesin CHP'ye laf sokuyorum diye. Cunku, Demokrat Parti, Adalet Partisi, MC hukumetleri icinde yer almis herkes, MHP, Ulku Ocaklari vs vs. Turkiye'nin bu hala gelmesinde bas rolu oynamislardir. Hele hele MHP, Mahir Cayan gibi daha nice bir numarali vatansever anti-emperyalisleri katletmis, ve ortami 5nci sinif ABD solcusu Apo'ya birakmistir. Ha, zaten MHP'nin gorevi her zaman ABD kopekligini yapmak olmustur. Ama bunu neden yaziyorum? Cogu beyinsiz MHP'li ve MHP'ye oy verenler, MHP'yi milliyetci bir parti falan sanarlar, ondan yaziyorum.MHP ABD kopegi olmaktan hicbir zaman cikmamistir, hala da oyledir. Bu boyle biline. Bir de MHP'lilerden bir ricam olacak. Sakin ya orda burda, feyzbug'da falan oyle Mahir Cayan ile Selahattin Demirtas'in fotorgraflarini yan yana getirerek kiyaslama falan yapmaya kalkmayin. Bunu soyluyorum, cunku, yaptiniz! Sizin beyniniz Mahir Cayan'i anlamaya yetmez. Siz Mahir Cayan'i agziniza alamazsiniz, alirsaniz, Mahir Cayan sizi carpar, tas olursunuz. Bu Selahattin Demirtas ile karsilastirma yapmanizdan belli. Selahatting Demirtas nere, Mahir Cayan nere? Sakin sakin sakin boyle birsey yapmayin. Eger niyetiniz varsa, oturun once Mahir Cayan'in yazdiklarini referanslari ile birlikte okuyun, ondan sonra cikin konusun.

Bir de burdan Mahir Cayan'a eskiya diyen Celal Sengor zibidisine bir cift lafim olacak. Sen ilk once 23 yasinda Mahir Cayan'in yazdigi yazilar kalitesinde bir yazi yaz, ondan sonra cik konus. Biz oyle meydani sana birakmayiz. Almis Tahsin Sahinkaya'yi arkasina yapiyor bana 12 Eylul savunuculugu. Basta Kenan Evren'in ve 12 Eylul'un Turkiye getirdigi nokta ortada. Neymis? Sakagina kursun sikilmazmis, oturup tartisicakmis, o ondan anlarmis. Buyur simdi tartis tartisabiliyorsan bakalim, neyi tartisacaksin. Gelinen noktada fasulyenin faydalarindan baska birseyi paylasamazsin artik. Ve bu noktaya gelinmesinin en buyuk nedeni ise 12 Eylul'dur. Cunku, birinci sinif solculari katledip, yerine posalarini birakmistir. Diski yemenin iskence olup olmadigina gelince, gun gelip, devran donunce, sahsen senin ustunde deneriz, bakalim o zaman ne dusuneceksin.

Mahir Cayan'in tum yazilarina su adresden ulasabilirsiniz:Mahir Cayan'in Tum Yazilari . Bu adresde iki kitap var, Birisi Eris, digeri Boran yayinlari tarafindan Mahir Cayan'in tum yazilarinin derlenmesidir. ikisi de guzel derlemedir.


Thursday, December 31, 2015

2015 Turkiye Izlenimleri

          Cok uzun zaman oldu Turkiye'den ayrilali. Kasim 2000'de askerden dondunkten sonra, 2 Aralik 2000'de Turkiye'den ayrilmistim. Ondan sonra da 2001 ve 2002 yillarinda birer kez, 2003 yilinda ise iki kez olmak uzere toplam dort kez Turkiye'ye ugradim. 2003 yilindan sonra da 2015 yazina kadar hic Turkiye'ye ugramadim. Bazi tanidiklarim sordu ekmegini, suyunu, yemeklerini ozlemiyor musun Turkiye'nin diye, benim cevabim hep "hayir" oldu. Neden oldugunu bilmiyorum, ama bu tip seyleri ozlememistim tam 12 sene boyunca. En iyi olasilikla kosullara cok hizli ayak uydurabildigim icin, en kotu olasilikla da umurumda olmadigi icin olabilirdi ozlemememin nedeni. Ozledigin birsey var mi diye sorulsa. Olabilir derdim. Ama sunu kesinlikle soyleyebilirim, insanin bulundugu toplumun uzun bir sure disina cikmasi, gozlerini aciyor, ve ne yalanlar, ne ninnilerle buyudugunu ortaya cikartiyor. Hatta ve hatta degisik kulturlerden gelen insanlarla okula gitmesi, calismasi, bu kultulerden gelen insanlarin nasil dusundugunu ogretiyor insana. Kendi toplumu icinde kaldiginda, ne kendi toplumu ile ilgili gercekleri gorebiliyor, ne de diger kulturden olan insanlarin ne dusundugunu tahmin edebiliyor. Bundan da kotusu, diger kulturden olan insanlarin ne dusundugunu tahmin edebildigini zannediyor. Bu yaz Turkiye'ye geldigimde bu dusuncemin dogrulugu bir kez daha kanitlandi kendimce. Ziyaretimin ozeti su oldu: Turkiye'de insanlar bir balik fanusunun icinde yasayip gidiyorlar.
          Fazla lafi uzatmadan, Turkiye ziyaretimde gozlemledigim olaylari yazmak istiyorum. Bunu yapmak istememin nedeni ise sudur: Turk Kulturu'nde, okudugunu, bildigini, dusundugunu, gordugunu vs. yazma, diger insanlarla ya da gelecek nesillerle paylasma/arsivleme bilinci ve istegi bulunmuyor. Benim Turk Kulturu'ne olan en buyuk elestirilerimden biri budur. Dogru ya da yanlis, bence insanlar akillarindan gecenleri diger insanlarla paylasmalidirlar. Okunsun ya da okunmasin. Ama yazilmalidir. Paylasilmadigi icin bilgi birikmiyor, unutuluyor, ya da cok uzun suruyor birikmesi. Tabi bunda 1941'den beri uygulanan (1931 -1941 donemi haric, ondan oncesi de dahil), egitim sisteminin bozuklugunun da etkisi cok buyuk. Bana deseler ki senden sonra gelenlere ne tavsiyede bulunursun diye, soyleyecegim tek sey "Bol bol okuyun (hatta yuksek sesle okuyun), ama bol bol da yazin"dir. Yazmak icin yazar, sair vs. olmak gerekmiyor, herkes yazmalidir. Hatta, yazmak insanin yazim icin kullandigi dili dogru ogrenip, konusmasini da duzeltiyor. Orta okulda ingilizce ogretmenim Cetin Inal hocam vardi, bana surekli kompozisyon yazdirirdi, ben de cok kizardim surekli yazi yaziyorum diye; 40 yasima geldigimde anladim neden bana surekli yazi yazdirdigini. Yazik degil mi 40 yasina kadar anlayamamis olmam?
            Ikinci paragrafda da baslayamadim esas yazmak istediklerimi yazmaya, yine evrenin gaz ve toz bulutu oldugu donemden devam ettim. Kac kelime yazmisim? Ama daha esas yazmak istediklerime baslayamamisim. Hafifden bir geyik havasi hakim su anda ruhuma heralde. Neyse dedigim gibi 2003 ile 2015 arasi Turkiye'ye hic gelmedim. Ama bu yaz uc ay icinde iki kere gelmem gerekti, ve toplamda yaklasik bir ay kaldim Turkiye'de. En basindan basliyorum hatirlayabildigim kadarini yazmaya (malum gunluk tutma gibi bir aliskanlikta verilmemis egitim sistemimiz tarafindan bana, ya da essekligimden ben ogrenmemisim. bunlari da yazmasak oldukten sonra birakabilecegimiz hic birsey kalmayacak), mumkun oldugu kadar tarihsel akisi icinde yazmaya calisacagim ki unuttugum birsey olmasin.
            Dedigim gibi iki kere gidip gelmem gerekti bu yaz. Bir defasinda Turk Hava Yollari ile, oburunde ise Lufthansa ile gidip geldim. Daha dogrusu bu iki hava yolu sirketi ile gelmek zorunda kaldim. Lufthansa'ya gicigimdir. Turk Hava Yollari'ni ise iki nedenden dolayi kullanmak istemedim, ve gelecekte de istemeyecegim. Birinci neden: Turk Hava Yollari'na verilen paranin nerelere gittigini biliyoruz ki ben bu yerlere o ya da bu sekilde parasal destekte bulunmak istemiyorum. Evet, anlayacaginiz uzere alis veris yaparken dahi, bir mal nereden geliyor, verilen para nereye gidiyor, malin kalitesi nedir gibi bilgiler benim icin onemlidir. Cok ama cok zor durumda kalmadikca, guzergahini begenmedigim para - cokomel iliskisine girmem. ikinci ama daha onemli neden ise guvenlik nedenidir. Soru calip pilot okuluna girmis, pilotluk sinavlarini soru calip gecmis pilotlarin kullandigi ucaklara acikcasi ben binmek istemem. Acil bir durumda kabin gorevlilerine ve pilotlara guvenmek isterim, ama soru calip bu gorevleri almis insanlara ne yazikki ben guvenemem. Daha da otesi, bakim denetlemesini apronda deve keserek gecmeye calisan bir ucak firmasinin ucaklarina ben guvenip binemem. Hep duyarim efendim Turk Hava Yollari daha guzel yemek servisi yapiyor diye. Kardesim, Turk Hava Yollari'nin birincil isi yemek pisirmek mi? Turk Hava Yollari'nin birincil gorevi A noktasindan B noktasina yolcularini guvenli bir sekilde transfer etmek. Ikincil gorevi ise bu trannsferi zamaninda yapmak. Yemek pisirmenin kacincil gorevi oldugunu bilemiyorum, ama siz cok isterseniz yemegi guvenlige tercih edebilirsiniz. Kabin gorevlilerinin bilgi kalitesini gostermek icin soyle bir ornek vereyim: onumde bir kisi gorevliye tam ucaga binip yerine otururken biletini gosterip birsey soyluyordu, konuyu tam anlayamadim ama koltuk ile bilet arasinda bir fark vardi. Gorevlinin cevabi ise su: "Sistem boyle yapiyor". Burada sistemle kastettigi sey biletlemeyi yapan bilgisayar yazilimi olsa gerek. Kabin gorevlisi o kadar iyi egitilmis ki sikayete konu olan olayi cozum olarak geri sikayet edene sunuyor. Biz buna takiyye diyoruz. Evet arkadas takiyye konusunda cok iyi egitilmis. Zaten agiz ve girtlak yapilari da takiyye yapan insan topluluklarina cok uygun. Ha bu arada benim gordugum tum kabin amirleri erkek; bayan kabin amiri hic gormedim. Heralde bayanlar kabin amiri olabilmek icin gerekli bilgileri ogrenebilecek donanima sahip degiller.
             Neyse sozu fazla uzatmayalim, her batidan doguya dogru olan orta menzilli ucus gibi ucus gece ucusu idi. Insanlar uyumaya calisiyordu. Orta menzilli bir ucusta bir insan uykusunu alacak kadar nasil uyuyabilir, onu da anlamiyorum, cunku o kadar zaman yok, ama insanlar uyumaya calisiyordu iste. Ucakta da 5 tane kucuk cocuk var, bunlardan bir tanesi iki yasinda. Muhtemelen bu tip bir ucusa da alisik degil, gecenin bir vakti basti yaygarayi. Karsi taraftan, kendisini goremedigim bir hanim basladi verip veristirip bogurmeye. Sozum ona cocugun babasina kiziyor niye susturmuyorsun diye. Sanarsin ozel ucakta ucuyor hanimefendi, oyle bir hava icinde. Icimden parasutle atmak geldi kadini ucaktan. Ben dedim "tamam dogru ucaktayiz, bu ucak Turkiye'ye gidiyor; cunku; ancak Turkler anirir boyle iki yasindaki aglayan cocuga".
             Indik Istanbul'a. Tabi 12 yildir Turkiye'ye ugramamis bir insan olarak ustumde Turk Lirasi yok. Havaalanindaki doviz burolarinin insanlari dudukledigini bilmeme ragmen, transfer aracina yetecek kadar para bozdurdum. Bir de ne goreyim, paralarin ustundeki Ataturk badem biyikli olmus. Ben iddia ediyorum: Ataturk'un, Turk Lirasi'nin ustundeki fotograflara benzer bir fotografi yoktur. Bu fotograflarin hepsi fotosap ile yaratilmistir. Neden boyle birsey yapildi diye sorarsaniz, yaniti sadece iki kelime: Degisim Yonetimi. Bu ve buna benzer degisim yonetimi taktikleri Turk Hukumeti tarafindan yillardir Turkiye'de uygulanmaktadir, ve acikca ifade edeyim ki cokda basarili uygulanmaktadir. Ben bu kadar basarili degisim yonetimi uygulamasini ozel sektorde bile gormedim ki yillardir ozel sektorde calisirim. Bu isin ve daha nicelerinin icinde Karl Rove ve saz arkadaslarinin olduguna da eminim.  Neyse aldim Turk Liralari'ni, dis hatlar terminalinden ic hatlar terminaline dogru gidiyorum ki birden kendimi ic hatlar terminalinin birinci guvenlik kontrolunun arkasinda buldum. Yani anlayacaginiz su: Istanbul ic hatlar terminelinde bulunan iki guvenlik kontrolunden birincisi evlere senlik. Neden? Cunku: eger dis hatlar terminaline gidip, herhangi bir guvenlik kontrolunden gecmeden ic hatlar terminaline yururseniz, ic hatlar terminalindeki birinci guvenligin arkasina cikiyorsunuz. Ikincisi: ic hatlar terminalinde ikinci guvenlik kontrolunden gecerken cantada ne kadar sivi varsa, hicbiri sorun olmadan gecti. Anlayacaginiz Istanbul Ataturk Havaalanindaki guvenlik sistemi leylim ley. Guvenlikle ilgili iki ornek daha vereyim. Bir iki kere AVM'lere gitmem gerekti. Oralara da sozum ona guvenlik koymuslar, hatta guvenlik sirketinin adi TEPE Guvenlik Sirketi. Ama girerken, eger elinizde cocuk arabasi varsa, ya da kucaginizda cocuk varsa, dedektorlerin arkasindan geciyorsunuz, yani guvenlik kontrolu yok. Ya da girisde bir haci hoca var, o insanlara bakip, okuyup, ufleyip, anliyor mali. Buralarin guvenlik islerini almak icin heralde birilerini taniyor olmak gerekiyor; cunku, baya guzel is, getirisi iyi, yapilmasi gereken birsey yok. Bir diger ornek de, Turkiye'den donerken Almanya ustunden donuyorum, ve de elimde bir kedi var. Tabi kedi kafesin icinde ve benimle yolcu kabininde gelecek. Turkiye'de havaalaninda  her iki guvenlik kontrolunde de ben detektorden gectim, kedi ve kafes dedektor ya da X isini aletinden muaf tutuldu. Almanya'da ise beni bir odaya aldilar, kediyi kucagima verdiler, kafesi X isini aletinden gecirdiler. Onun icin siz siz olun Turkiye'de ne havaalaninda, ne AVM'lerde, ne de baska bir yerde guvenlik sistemine guvenip, kendinizi guvende hissetmeyin. Her an hersey olabilir.
(Not: Yukarida yeni cikartilan yampuru yumpuru uyduruk para isareti yerine Turk Lirasi ifadesini kullandim. Bu bilerek yapilmistir. Cunku, ben o isareti kullanmayi reddediyorum. Bunun iki nedeni vardir: Bir: O isaret Turk Lirasi ibaresindeki Turk kelimesini oratadan kaldirmak icin uydurulmustur, Iki: O isaret euro isaretine ozenti olarak uydurulmustur. Bu uyduruk isaretin ortaya atilmasi daha once  sozunu ettigim Degisim Yonetimi'nin bu iki nedene uygulamasidir)
             Simdi gelelim gunluk hayata. Her insan gibi gunluk ihtiyaclari giderebilmek icin belirli araliklarla markete gitmem gerekti. Konumlari itibari ile zaman zaman Migros'a, zaman zaman da Kipa'ya gittim. Bu gelisimde pazara gitme olanagi olmadi. Ortalama olarak da iki gunde bir bu marketlere gittim. Dogru duzgun hicbirsey almamama ragmen, ki bu iki gunde bir gitmemden belli, her gittigimde 100 Turk Lirasi biraktim markete. Yani bir ay icinde bu 1500 Turk Lirasi ediyor. Sordum: asgeri ucret ne kadar diye. 900 kusur Turk Lirasi dediler. Bu hesaba gore askeri ucret alan degil bir kisinin, iki kisinin bile birlikte yasayip ayin sonunu getirmesi mumkun degil. Cunku; dedigim gibi bu 1500 Turk Liralik alisverise dogru duzgun hicbirsey dahil degil. Onlari da katar ve kitap almak, sinema/tiyatro/konser'e gitmek, ara sira disarida yemek yemek vs. gibi sosyal ihtiyaclari da katmazsak, bu fiyatlarla bir insanin hayatini gecirebilmesi icin Turkiye'de aylik en az 3000-4000 Turk Lirasi kazanmasi gerekir ki buna kira, ev borcu, para biriktirebilme, okul harcamalari vs. vs gibi seyler dahil degildir. Sadece yeme icme. Daha sonra kendi kendime sordum, bu insanlar nasil gecinebiliyorlar o zaman diye. Iki olasilik olabilecegini dusundum: 1) Gecinebilenler var, 2) Gecinemeyenler var. 1) Gecinebilenler kesinlikle ama kesinlikle bir yerden calip cirpiyorlar, 2) Gecinemeyenlerde toplu halde komunizm modelinde yasiyorlar. Isin ilginc yani, sorsaniz bu insanlara komunizmden nefret ettiklerini, komunist olmadiklarini falan soylerler. Hatta ve hatta daha da ilginci bu iki kesimde bence hali hazirdaki hukumete oy vermektedir. Birincinin verme nedeni duzeninin bozulmasini istememesi, ikincinin verme nedeni ise o ya da bu sekilde yardim alip, sukretmeye alismis ve kaderine razi olmasi. Mesela bir ornek vereyim: bir gun bindim minibuse gidiyorum. Herkes indi, soforle geyik yapiyoruz, isler nasil falan diye. Amca dedi "ya Allah razi olsun su Suriye'den gelenlere, onlarda olmasa minibuse kimse binmeyecek, iflas edecektik". Amca hakli, amcayi suclamak mumkun degil, o sadece gecimini surdurmeyi dusunuyor, o kadar kilitlenmis ki gunluk yasamaya baska seyleri goremiyor. Mesela Suriyeliler'e harcanan paranin nerden ciktigini, o parayla daha baska neler yapilabilecegini vs vs. gorebilse iyi olurdu, ama gormesi de gerekmiyor zaten, onun isi degil cunku. Her aksam evine gidip corbasini icebiliyorsa, o ona sukrediyor. Bu durum sadece bugun boyle degil, onlarca yil once de boyleydi. Yani degisen birsey yok. Sadece insanini tanimak gerekiyor. Bir diger konuda, burda yazmadan gecemiyecegim, insanlarin saygisizligi. Hani derler ya, yada derlerdi ya, "Turk Milleti'nin misafirperververligi, hosgorusu, saygisi..." falan filan. Yalan! Saygisizlik diz boyu olmus. Ornek: bir gun araba kullaniyorum, 50'lik yolda 70'le gidiyorum. Arkamdan bir Reync Rovir geliyor, bana selektor yapiyor. Sanirsin tabakhaneye bok yetistiriyor. Cektim saga, gecti yanimdan, icine bir baktim, bir hatun kullaniyor. Yani simdi ben 30-40 yaslarinda Reync Rovir kullanirken 50'lik yolda zaten 70'le giden bir arabaya arkadan selektor yapan hatuna ne diyeyim. O kelimeyi bulmayi size birakiyorum. Altina Reync Rovir cekince kendini bir bok saniyor. Reync Rovirla adam olunsa idi, bugun Turkiye adamdan gecilmezdi, Ama sonra dusundum, kabahat bende. 50'lik yolda 70'le gidilir mi? 50'lik yolda en fazla 50 ile gitmek lazim.
              Neyse gelelim bir diger konuya: Turkiye'de Ztarbaks vakasi. AVM'lere, oraya buraya acmislar Ztarbakslari. Neyse, bunu anladim. Ama Ztarbakslarin Turk Milleti tarafindan bu kadar ragbet gormesini anlayamadim. Neden mi? Nedeni su: dunyada adina kahve olan tek millettir Turk Milleti, Turk Milleti'nin disinda baska bir ulke ya da millet yoktur adina kahve olan (uretim yeri acisindan degil, pisirme/isleme yontemi acisindan). Gel gor ki bu millet, dolusmus Ztarbakslara latte iciyor. Lan latte dedigin nedir? Sut. Sana veriyorlar sutlu kahveyi, hatta icine de basiyorlar buhari ki hava kabarciklari olussun da bardagi doldurmak icin cok miktarda kahve ve sut kullanmak gerekmesin, sonra da sana latte diye pazarliyorlar. Sen de bunu cok begenip iciyorsun. Ic ic ama, once sor: yillardir kahve icen, hatta ve hatta sabah yedigi yemege kahve-alti denen bir toplum nasil olurda Ztarbaks gibi bir sirketi kendi icinde kurmaz, kuramaz, butun dunyaya yayamaz. Bunu bir dusun. Hatta dusunmene yardim edecekse, Ztarbaksda kahve icerken dusun. Ama calistir o saksiyi artik. Ztarbaksi boyle Turkiye'de dolu dolu gorunce, ben Turk olmaktan nerdeyse utandim, siz utanmamissiniz. Bu konuya benze diger bir konu, Turkiye'de Turkce birakilmis, artik insanlar sokakta Ingilizce konusmaya baslamislar. Sanirsin millet Rodeo Drive'da alisveris yapiyor. Nerden mi biliyorum; cunku; AVM'lere gittigim birkac kerede butun yazilar, butun kampanyalar Ingilizce yazilmisti. Ornek verelim: SALE yazmislar. Lan SALE ne olaki? Ne diyonuz guzelim siz? Ben anlamiyom sizi, Turkce konusun Turkce. Sizin kendinize sayginiz olmazsa, size kimse saygi duymaz. Bunu boyle bilin!!!
             Turkiye Avrupa Toplulugu'na girer mi? Ya da ne zaman girecek sorusu bazi kesimler tarafindan cokca sorulan bir soru olarak gordum Turkiye'de. Bunun neden soruldugunu da anlamis degilim, heralde beklenti Turkiye Avrupa Topluluguna girince herkesin Avrupa'ya, ozellikle de Almanya ve Ingiltere'ye, gidip calisabilecegi. Soru bu olunca tabi, cevabi cok basit: Sorunun ikinci kismindan baslayalim yanitlamaya: Turkiye Avrupa Topluluguna girse bile, kimse Almanya ya da Ingiltere ya da baska bir ulkeye gidemez. Nedeni ise su: Turk Halki, hangi kesimden olursa olsun, istedigi kadar kendini Avrupali sanip, gunluk konusmalarinda istedigi kadar Ingilizce kullansin, istedigi kadar feyzbukta Fransiz bagragina burunsun, Ingiliz, Alman, Fransiz'in gozunde 3ncu sinif vatandasdir. Alman'in, Ingiliz'in, Fransiz'in, Amerikali'nin kopegi bir Turk Vatandasi'ndan daha degerlidir. Osmanli Cumhuriyeti Filmi'nde denildigi gibi, olsa olsa "torpilli uyelik" verirler. Sorunun birinci kismina gelelim: Turkiye Avrupa Toplulugu'na girebilir mi? Yok kardesim giremez. Neden mi? Adam seni niye alsin ki? Avrupa Toplulugu sana yeterince girmis zaten, sana ihtiyaci kalmamis ki. Nasil mi girmis? 1) Ozel okullarinin durumuna bak: Ingilizce, Almanca, Fransiza, Italyanca egitim yapan okullarin var mi??? Var... 2) Devlet okullarinin durumuna bak: Ingilizce, Almanca, Fransizca, Italyanca egitim yapan okul var mi??? Var. Yani adam seni kulturel olarak somurge yapmis bir kere. 3) Alis veris yaparken raflara bak. Ingiltere'den, Almanya'dan, Fransa'dan, Italya'dan gelen mallarla dolu mu??? Dolu. 4) Alis veris yaptigin magazalarin, sirketlerin, mallarin isimlerine bak. Bunlar yabanci sirketler mi??? Evet... 5) Yola cik gecen arabalara bak. Ortaligi, Mercedes, BMW, Audi, Vosvogen, Dacia, Skoda, Fiat'la doldurmus musunuz??? Doldurmussunuz. (Dacia ve Skoda'yi, bilmeyenlere soyleyelim, Almanlar Cekoslavakyayi yiktiktan sonra Vosvogen aldi, Audi'de Vosvoge'nin zaten) 6) Ev kiralari, araba kiralari, ev fiyatlari ve buna benzer fiyatlandirmalar euro uzerinden yapiliyor mu??? Yapiliyor. 7) Tatil bolgelerine git, bak bakalim elmasina armuduna kadar hersey euro uzerinden satiliyor mu??? Satiliyor. Benim basima geldi, berber tras yapmaya 4 euro istedi. Dedim Turk Lirasi gecmiyor mu? Geciyor ama pek bulunmaz burda dedi. Bu arada Turk Lirasi odeme yapmaya kalkarsaniz da, kazik yiyorsunuz, cunku 4 euro'yu herif 15 Turk Lirasi'na ceviriyor. 8) Tatil yerlerine git bakalim, aksam olunca butun her yerde Bundesliga seyrediliyor mu??? Seyrediliyor. Yani bu yorelerde Turkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Turkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasi'nin gecerliligi kalmamis. Eee para piyasasina,  gayri menkul piyasasina, ve de tuketim piyasasina zaten hakim olan adam, seni ne bok yemege alsin Avrupa Birligi'ne.                  
               Insanlar sokakta Ingilizce yazip, dusunmeye, konusmaya baslamislar, ama bir taraftan da her yeri bir organik, yerel, dogal, koy, yoresel firtinasi almis gidiyor. Bu bence toplumun tamamen bir kisiliksizlik icinde oldugunu gosteriyor. Koy kahvaltisi, serpme kahvalti gibi kahvalti isimleri cikmis. Ben de gittim, bakalim koy kahvaltisinda ne veriyorlar diye merak ettim. Hani bakalim ben yillardir burjuva kahvaltisi mi yapiyorum evde diye. Hani oyle ciksa bir havaya giricem, lan ben burjuvayim, siz koylusunuz diye! Annnaaa bi baktim benim hergun olmasa da, hafta sonlari yaptigim kahvaltinin ayni. E hani koy kahvaltisiydi bu? Yani anlayacaginiz ben yillardir koy kahvaltisi yapiyor musum, ama esseklik bende, farkinda degilmisim. Isin sakasi bir tarafa, Turk Insani'nda ciddi bir kisilik catismasi var, arayis icinde, ne oldugunu, nerden geldigini, nereye gitmek istedigini bilemiyor.
               Yazmadan gecemeyecegim bir konu da TC kimlik numarasi. Oyle bir olmus ki bu olay, artik TC kimlik numarasi olmadan sokakta tuvalete bile sokmuyorlar adami. Tabi insanin ozel hayatinin gizliligi diye birsey kalmamis. Turk Halki'nda ozel hayatin gizliligi kavrami henuz oturmadigi icin bu konuda fazla tartisma yok. Buna da eyvallah diyecektim, ama bir insan bir islem, ya da bir yaptirim gelistiriyorsa, bu islemin, bu yaptirimin tutarli olmasi lazim. Mesela: bankaya gidiyorsunuz kredi karti borcu odeyeceksiniz. Adam size sizin TC kimlik numarasini soruyor. Kardesim ben buraya borc odemeye geldim, ben bir araci olabilirim, benim TC kimlik numarami bilsen ne bilmesen ne? Sordugun sorunun mantigi var mi? Hadi bunu da gectim, cikin bankadan, bir ATM'ye gidin, ayni islemi ATM'den kartsiz odeme secenegi ile yapin, ATM TC kimlik numarasi sormuyor. Eee bu ne perhiz, bu ne lahana tursusu. Soracaksan hep soracaksin, sormayacaksan hic sormayacaksin. Ama saksi bu kadar calisiyor heralde, fazlasi hararet yapiyor.
               Lufthansa ile ilgili bir gozlem yazmadigimi fark ettim. Onu da yazayim. Turkiye'ye ikinci gelisimde Lufthansa ile geldim. Onumde uzun boylu bir cocuk oturuyordu, akici sekilde Ingilizce ve Almanca konusuyordu. Daha sonra yasli bir bayan geldi, ve sadece Ispanyolca konusuyordu, belliki bir sikintisi vardi, ve Ispanyolca konusabilecegi birini ariyordu. Beni de boyumdan midir, tipimden midir bilmem, heralde Meksikali ya da Ispanyol falan sandi. Benimle konusmaya basladi, ama ben de tik yok. Bu bayana Ispanyolca bilmedigimi nasil anlatacagimi bile bulamadim. Neyse onumdeki cocuk hemen atildi yardim etmek icin. Anladik ki Ingilizce ve Almanca bilen cocuk Ispanyolca da biliyordu. Neyse bayanin sorunu cozuldu, en azindan sorunun ne oldugu anlasildi, ve cozulmeye calisildi. Benim yorumum Ispanyolca, Almanca ve Ingilizce bilen bu cocuk Amerika'da yetismis bir Almandi. Nerden bildin diyeceksiniz? Konusma tarzindan, olaya yaklasim tarzindan. Simdi bunu niye anlattim? Bu olaydan sonra, Munih'den Turkiye'ye gitmek icin Lufthansa ucagina bindim. Yolda kabin gorevlileri cay kahve dagitiyorlar. Benim de yanimda bir nedenden dolayi Almanya'dan donen turbanli iki bayan oturuyor, bir tane bayan da arka koltukta oturuyor. Bunlar ucu arkadas. Vidir vidir dedikodu yapiyorlar, birde turbanli bayanlardan bir tanesiyle bir gece once bir partide bir erkek flort etmis. Onu konusup, kikir kikir guluyorlar. Neyse benim isim olmaz bu konuyla. Sonra kabin gorevlisi, emekliligine yaklasmis bir Alman amca bize yaklasti, cay kahve vermek icin bize Turkce cay dedi. Aman bunu Turkce soylemesi bu bayanlarin bir hosuna gitti bir hosuna gitti, kikir kikir kikirdiyorlar. Amca tabi gazi aldi, birsey daha soylemeye calisti, kelimeyi bulamadi. Sonra anlasildiki seker demeye calisiyormus. Ama bu turbanli ve turbansiz bayanlar amca Turkce bir kelime etti diye bir mutlu bir mutlu. Sanirsiniz bu bayanlar butun Avrupa'ya Turkce ogretmisler. Neyse, o an yillar once varmis oldugum bazi kanilarin dogrulugunu bir kez daha kanitladi bana. Kani 1: 60 yasinin ustunde Alman kabin gorevlisi, Almanya'da 50 yildan fazla bir suredir 3-4 milyon Turk yasiyor, cok buyuk olasilikla bu amcanin Turk komsulari bile var, Turkler Almanya'ya yerlesmeye basladigi zaman bu amca muhtemelen 10 yas civarindaydi. Amca 3-4 milyon Turk'den 50 yilda ogrene ogrene sadece ve sadece cay kelimesini ogrenebilmis. Baska birsey ogrenememis. Bu da bana bir kere daha kanitladi ki, Almanlar iyi muhendislik yapabilirler, ama ne yaparlarsa yapsinlar, dunyanin sonuna kadar dunyaya hakim olamayacaklar. Kafa yapilari uygun degil. (Kaldiki son Vosvogen olaylarindan sonra iyi muhendislik yapip yapmadiklarindan da artik emin degilim. Nasil Vosvogen hile ile kendi kendine kendini dunyanin en temiz arabasi ilan etmis, Almanlarinda kendilerini hile hurda ile iyi muhendis ilan etmedikleri ne malum? Yaptiklari her seyin cok iyi test edilmesi lazim). Simdi bu amcayi yine Alman ama Amerika'da yetismis cocukla kiyaslayin. Farki gorebiliyor musunuz? Yaklasim tarzinda, dusunce tarzindaki farki gorebiliyorsaniz Amerika'nin, Ingiltere'nin neden yuzyillardir dunyaya hakim oldugunu anlayabilirsiniz. Almanya dunyaya hakim olmayi iki kere denedi olmadi. Simdi de Avrupa Birligi yoluyla 4ncu Imparatorlugu (4th Reich) kurmaya calisiyor. Ama olmaycak. Kafa yapisi uygun degil. Nasil ki, Turkler, Hintliler dunyaya hakim olamayacaklar, hep memur ya da hizmetli olarak calisacaklar, Almanlarda aynen oyle, hep muhendis olarak kalacaklar, Her zaman bu toplumlari calistirip, mallarini satip esas kari eden 3ncu toplumlar olacak. Kani 2: Turk Milleti yalakaligi seviyor. Adam bir cay dedi diye kikir kikir gulup mutlu olmak sadece bu 3 bayana ait degil, Turk Milleti'nin genelinde vardir bu kaypaklik, kendinden olmayani kendinden olanin ustunde tutma yalakaligi.
                Sonunda Turkiye izlenimlerimi yazmayi bitirebildim. Ilk basta Ekim 2015 itibari ile yazmayi hedeflemistim, olmadi, hedefi 2015 yil sonuna oteledim, ve bugun 31 Aralik 2015 itibari ile yazmayi bitirebildim...

Tuesday, October 20, 2015

Hormonlu Turk Milleti’nin Asagilik Kompleksi

Nobel odulu dedigin nedir ki: 3-5 adamin bir araya gelip, bu sene siyasi olarak kimleri, hangi gorusleri destekligecegiz diye karar vermesi olayidir. Genelde de sermaye piyasasi tarafindan verilmis kararlar bu 3-5 adama dikte ettirilir. Evet Nobel odulu hakkinda  aynen boyle dusunuyorum.
Ne zamandan beri boyle dusunuyorum? Bu adamlar 2 kelimeyi yan yana getirip 1 cumle kuramayan (ne konusabilen, ne de yazabilen) Orhan Pamuk’a sirf Turkler Erminileri katletmislerdir dedi diye bu odulu verdiklerinden  beri (hatta ve hatta odul aldigi kitabin kopya oldugu ortaya cikmistir);
Obama’nin baskan secildigi yil Obama’ya yalakalik olsun diye Nobel Baris Odulu’nu verdiklerinden beri (Obama bile bu duruma sasirmis, ben ne yaptim ki baris adulu aliyorum demister);
simdi adini hatirlayamadigim Iranli bir yazara sirf Iran’daki yonetime muhalif diye bu odulu verdiklerinden beri benim icin bu odulun hicbir onemi kalmamistir. Ben sadece bu 3 ornegi biliyorum, ama oturup arastirsak eminim ki digger odul alan kisilerin bu odulleri almasinda kesinlikle siyasi nedenler ortaya cikacaktir. Neyse bu benim nezlimde Nobel odulunun degeridir, ama bu yaziyi yazmamin asil nedeni bu degil.

Bu yaziyi yazmamin asil nedeni Turk Halki’nin 11 Kasim 1938’den sonra nasil bir sekilde hormonlanip genetiginin bozulmasi (hormonlanip genetiginin bozulmasi tabirinin tum haklari Umit Kocasakal'a aittir, benim burda anlatmaya calistigimi cok guzel bir sekilde pekistirdigi icin kullanmak istedim) ve bu bozulma sonucu da nasil bir asagilik kompleksine kapilmis olmasi ve bu asagilik kompleksinden kurtulamamasidir. Evet Turk Halki'nin genetigi bozulmusdur, ve sadece ve sadece 1920 - 1938 arasi haric yuzyili gecgin bir zamandir bu asagilik kompleksi ile yasamaktatir. Gerci bunun en guzel ornegini yillardir futbol basta olmak uzere takim sporlarina olan buyuk ilgisinde cok acikca goruyoruz. Kendine guveni olan kisiler ve toplumlar ferdi sporlara karsi
daha ilgilidirler, seyretmekle kalmazlar kendileri de bu sporlari yaparlar. Zaten kendilerine guveni oldugu icin ve bu sporlar tek basina da yapilabildigi icin, bu insanlar bu sporlari ozel hayatlarinin icine monte ederler. Bu demek degildir ki bu toplumlar takim sporlarina ilgi gostermezler. Gosterirler, ama bu ilgi daha cok sporu yapma yonundedir. Sadece seyredip, bir yenilgi ile yas tutmaz, ya da bir galibiyetle kendilerinden gecip bayram ilan etmezler. Kendilerine ait olmayan seylerler tatmin olmazlar. Onlar icin bu sporlari seyretmek, kimin nasil oynadigini ogrenmek, bilgilenmek icin onemlidir. Turk halki ise aynen bu ikincisini yapar; ne kendi spor yapar, ne de calisir; cunku,
tembeldir, kendine guvenmez, asagilik kompleksinin dibine sahiptir. Tabi bunda Kenan Evren doneminin hizlandirilmis katkisi cok ama cok buyuktur. Bu adi gecen zat ozellikle Turk gencliginin kendine guvenini yitirmesi icin elinden gelen herseyi yapmistir. Hatta ve hatta ebeveynlerin icine cocuklarini bu sekilde buyutmeleri icin korku salmis, cocuklarin daha aileden kisiliksiz cikmalarini saglamistir. Bakin ufak bir karsilastirma yapalim: Turkiye ve ABD'nin futbol basarisini karsilastiralim. Turkiye'de futbol ne zaman baslamistir. 1900lerin basinda Ingiliz isgali ile baslamistir. Peki ABD'de ne zaman baslamistir? 1990larda. Peki ABD ve Turk takimlarinin, ki ABD'de su anda bile dogru durust sehir takimlari yoktur, dunyada elde ettigi basarilari karsilastiralim. ABD her donem dunya kupasina gidiyor, Turkiye nal topluyor. Simdi bazi kisiler Kuzey Amerika grubunun zayif oldugunu soyleyebilirler; peki ABD nasil oluyor da dunya kupasina gittiginde diger takimlara kok sokturuyor; Turkiye nal topluyor; Hemen hemen her ABD Turkiye macini ABD kazaniyor;
Nasil oluyor da Turk takiminda bir istikrar olmuyor; Nasil oluyor da 6 takimli bir grupta 3ncu oldu diye zafer ilan ediliyor (bana gore hezimetten baska birsey degildir)? Nedeni sudur, ABD'de insanlar futbol oynuyor ve spor yapmakla tatmin oluyor, Turkiye'de ise insanlar sporu seyrediyor ve seyretmekle tatmin oluyor. Bir de buna Turkiye'de bugune kadar futbola yapilan yatirimi dusunurseniz, iciniz yanar. Bu yatirimlar eger egitime yapilsaydi simdi Turkiye cok farkli bir yerde olurdu. Turk insani mac seyreden degil, her bir sehrinde, her bir koyunde mac yapan insan olurdu. Onemli olan seyretmek degil, oynamaktir. Yukarida da soyledigim gibi bu iki seyin farki kendine olan guvendir. Kendine guveni olmayanlar her zaman asagilik kompleksine sahip olurlar, korkak olurlar, basarisiz olurlar.

Simdi diyeceksiniz ki futbol ile Nobel odulunun alakasi nedir? Cok alakasi var. Kendine guveni olmakla olmamak gibi; asagilik kompleksi olup da olmamak gibi; kendi yaptigindan tatmin olmakla, yapani seyretmekten tatmin olmak gibi. Ne demek istiyorum? Aziz Sancar! Gectigimiz haftalarda buyuk bir zevkle gerek sosyal yayinda gerekse gazete ve televizyonlarda izledim. Aman Aziz Sancar (bir Turk!) Nobel odulunu aldi, aman Aziz Sancar televizyonda ben Turk'um dedi, aman Aziz Sancar Turk'un gucunu dunyaya gosterdi, aman Aziz Sancar Turk ogrencilere Amerika'da burs vericem dedi... faaaalaaaan filllaaaaan... Ayni futbol oynamakla seyretmek arasindaki fark gibi, bir beyin masturbasyonudur gidiyor Turkiye'de. Bu aptallar kervaninada katilan katilana. Simdi Aziz Sancar olayindan tatmin olan beyinsizlere birkac madde halinde sozum olacak:

1) Nobel odulunu Orhan Pamuk bile almisken, ve siz buna alma nedeninden dolayi tepki gostermisken, nasil oluyor da Aziz Sancar olayinda Nobel'i matah birseymis gibi saksakliyorsunuz. Bu tutarsizliginiz zat-i sahanelerinde bile yok.
2) Siz dune kadar Aziz Sancar'in adini bile bilmiyordunuz, yaptigi arastirmanin ne oldugunu bile bilmiyordunuz, Aziz Sancar odul alinca mi akliniz basiniza geldi? Daha oncenerdeydiniz?
3) Aziz Sancar eger guzel bir arastirma yapti ise o arastirmanin iceriginden dolayi Aziz Sancar'i tebrik etmeniz lazim; yoksa Nobel odulu aldigindan dolayi degil.
4) Daha yuzlerce arastirma yapan Turk var ABD'de ve diger ulkelerde. Peki bunlarin adini biliyor musunuz? Ne konu hakkinda arastirma yaptiklarini biliyor musunuz. Yuzlerce arastirma yapilir ve bunlardan bir tanesi odul alir, o zaman digerleri onemsiz mi oluyor?  Unutmayin arastirmayi esas degerli yapan odul degil, piyasa surulmesi ve piyasada ne kadar para yaptigidir.
5) Aziz Sancar ya da calistigi sirket ya da grup Aziz Sancar'in arastirmasini piyasa surunce sizler Turksunuz diye size bedava mi verecekler mali? Yoksa parasi size mi verilecek
ki cok seviniyorsunuz?
6) Siz saksakcilar Aziz Sancar'in yaptigi calismanin icerigini su anda bile biliyor musunuz? Bir anlatin bakalim amca ne bulmus?
7) Saksakcilik yapmak yerine esas dusunmeniz gereken bu arastirmacilar neden ABD'de ya da Turkiye disinda? Hadi goreyim sizi Aziz Sancar'a yillik $1 milyon dolar  maas teklif edin Turkiye'ye gelmesi icin, bakalim geri geliyor mu?
8) Aziz Sancar Turkiye'den ABD'ye gelecek ogrencilere burs verecekmis. Cok guzel, demekki birkac ogrenci daha ABD'ye gidebilecek. Emin olunki onlarda geri donmeyecek. Size garanti verebilirim. Onlarda ABD'de kalmak icin turlu turlu yollara basvuracaklar. Turk Halki'nin ayagi yine ciplak kalacak.
9) Sizin ovunmeniz gereken seyler, Aziz Sancar'in aldigi odul degil; Turkiye'deki egitim sistemi, Turkiye'de yapilan arastirmalar, saglik sistemi, emeklilerin yasam kosullari, isci ve memurun hak ve
ozgurlukleri gibi seyler olmali. Yoksa Aziz Sancar odul almis, almamis, adam sirf Turk diye size bir yarari olmaz.

Ama tabi bir toplum asagilik kompleksinin dibine vurdu ise, yapacagi sey sadece ve sadece baskalarinin yaptiklari ile avunmak ve tatmin olmaktir...